Sürdürülebilirlik Nedir ve Neden Önemli?
Gelecek, iklim değişikliği, açlık, hastalıklar, finansal krizler, siyasi ve teknolojik aksamalar gibi hemen her bölge ve ülkede daha sık ve yoğun bir şekilde ortaya çıkması muhtemel pek çok zorluğu beraberinde getiriyor.
Nüfus artışı, ülkelerinin zaten sınırlı olan kaynaklarını zorluyor ve insanları yer değiştirmeye zorluyor.
İklim değişikliği, insan ve ulusal güvenlik risklerini artıracak ve devletleri zor seçimler ve ödünler vermeye zorlayacaktır.
Artan antimikrobiyal direnç, ruh sağlığı üzerindeki artan baskılar dahil olmak üzere sağlık odaklı zorluklar, sağlık hizmetlerine yeni yaklaşımlar gerektirecektir.
Yapısal değişiklikler ve ekonomik, politik, demografik ve teknolojik eğilimler, geleceğin dünyasının temellerini atıyor. Daha karmaşık ve parçalanmış bir ticaret ortamı, hükümetlerin ve şirketlerin rekabet avantajı kaynaklarını yeniden düşünmelerini gerektirecektir. Tüm bu zorluklarla yüzleşirken, sürdürülebilir bir şekilde büyümek ve gelişmek önemli. Hükümetler ve şirketler için yalnızca başa çıkmak ve uyum sağlamak değil, aynı zamanda rekabet avantajı yaratmak ve paydaşlarının yaşamlarını iyileştirmek için kendilerini stratejik olarak konumlandırmak da çok kritik.
Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987’de yayınlanan “Ortak Geleceğimiz” raporu, Sürdürülebilir Kalkınmayı, bugünün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma olarak tanımladı.
Sürdürülebilirlik -bir şirketin bakış açısıyla- sadece ekonomik etkilerini değil, aynı zamanda değer zinciri boyunca çevresel ve sosyal etkilerini de BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG’ler) doğrultusunda yönetmekle ilgilidir. Aynı zamanda iş sürekliliğini etkileyebilecek potansiyel çevresel ve sosyal riskler konusunda proaktif olmakla ilgilidir.
Karşılaştığımız zorluklar o kadar büyük ki, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar tek başlarına bunları çözmesi mümkün değil. Temiz enerji arzı, sanayi, üretim, tüketim, büyük ölçekli altyapı, ulaşım, gıda, tarım, inşaat, vergilendirme ve ekonomiye sosyal fayda politikalarını bir bütün olarak yeniden düşünmemiz gerekiyor. Doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonunun değeri ile kaynakların sürdürülebilir kullanımının ve insan sağlığının iyileştirilmesinin önemini anlamak, dünyamızı iyileştirmek için esas. Dönüşüme en çok ulusal ekonomi, toplum ve doğal çevre için ihtiyaç duyuluyor – hükümetlerin ve kar amacı güden şirketlerin harekete geçmesine ihtiyacımız var.
Bir şirket için sürdürülebilirlik uygulamalarını benimsemek önemli zira:
İklim krizi gerçek ve çok yakın – hepimizin bu konuda bir şeyler yapması gerekiyor.
Tüketiciler çevresel ve sosyal zorlukların giderek daha fazla farkına varıyor ve markalardan/şirketlerden sürdürülebilir çözümler talep ediyorlar.
Yatırımcılar, kurumların ÇSY performanslarına ve/veya yarattıkları etkiye göre değerliyor veriyor ve onlara kaynak sağlıyor.
Maddi olmayan varlıklar, bir şirketin toplam değerinde giderek daha fazla yer kaplıyor.
Yeni nesil, motive edici bir temel amacı / sahiplenilen davası olan şirketlerde çalışmak istiyor.
Bir şirketin sürdürülebilirlik prensiplerine uygun yönetimi, birim maliyetleri düşürerek, satışları ve/veya birim fiyatları artırarak rekabet avantajını artırır.
Sürdürülebilir yönetim uygulamalarına bağlı kalmayan şirketler ticari faaliyetlerinde sınırlamalara takılacaktır.